HOŞ GELDİNİZ

Avukat Özlem Akyüz Şirket Hukuk Bürosu olarak yanınızdayız.

İstanbul Eyüp’ de Avukat Özlem AKYÜZ ŞİRKET kendi hukuk bürosunu açarak, avukatlık ve danışmanlık hizmetine başlamıştır. Kurulduğu günden itibaren kamu hukuku ve özel hukuk alanlarında gerçek kişi ve tüzel kişilere avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermeye başlayarak, sağlam adımlarla, hızlı bir büyüme ve ilerleme gerçekleştirmiştir. Büromuz kurulduğu günden bu yana müvekkillerine “karşılıklı saygı ve güven” düsturunu benimseyerek, İnsan Hakları ve Adalet savunuculuğundan taviz vermeksizin, Türkiye’nin saygın ve sevilen avukatlık bürolarından birisi haline gelmeyi ve Avukatlık mesleğini türlü eylemlerle zedelemeye gayret eden zihniyetle mücadele ederek, mesleği hak ettiği saygınlığa ve sempatiye ulaştırmayı amaçlamaktadır.

CEZA HUKUKU
İŞ HUKUKU
ŞİRKETLER HUKUKU
MEDENİ HUKUK
HPIM1073.JPG
GAYRİMENKUL HUKUKU
icra ve iflas
TAZMİNAT HUKUKU
Makaleler ve Haberler
Temmuz 2, 2021tazminat hukuku30 Haziran 2021 tarihi itibariyle işten çıkarma yasağı tekrar uzatılmayarak sona erdirildi. Çeşitli haber sitelerinde çıkan haberlerde ve bize ulaşan müvekkillerimizden öğrendiğimize göre kimi kurumsal firmalar kimi de küçük esnaf olmak üzere, bazı işverenler, işten çıkarma yasağının bitimini bir fırsat gibi görerek, işçi çıkarmaya ilk günden başladılar. İşten çıkarılan işçi ne yapmalı? İşten çıkarılan işçi öncelikle ne sebeple işten çıkarıldığını öğrenmeye çalışmalıdır. İş hukuku alanında uzman bir avukat yardımıyla kıdem ve ihbar tazminatını hesaplatmalıdır. İşten çıkış esnasında kendisinden imzalaması istenen belgeleri çok dikkatli okumalı, almadığı hiç bir hakka ilişkin aldığına dair imza atmamalıdır. Avukat yardımından yararlanmakta çok büyük fayda görülecektir. İşten çıkarılan işçi hiç bir şekilde istifa dilekçesi yazmamalı, yazılmış bir istifa dilekçesinin altına imza atmamalıdır. İstifa dilekçesi imzalanması halinde kıdem, ihbar tazminatları alınamaz, ayrıca işe iade davası da açılamaz. İşten çıkarılan işçiye imzalatılmaya çalışılan belgelere düşülmesi gereken şerhler düşünmelidir. Bu konuda iş hukukunda uzman avukat yardımının faydası olacaktır. İşe iade davası için 30 günlük hak düşürücü süre içinde arabulucuya başvuru yapılmalıdır. Kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmemesi halinde, İşçilik Alacakları için dava açılmalıdır. Peki işten çıkarılan işçinin hakları nelerdir? Haklı bir sebebe dayanmadan işveren tarafından işçinin iş sözleşmesinin fesih edilmesi halinde, işten çıkarılan çalışan kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Aynı zamanda işten çıkarılan kişiye ihbar süreleri verilmezse ve iş arama izinleri usulüne uygun verilmemesi halinde de çalışma sürelerine bakılarak belirlenen ihbar tazminatları ödenmek zorundadır. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının hesaplanması konusunda danışmak için ofisimizi arayabilirsiniz. İşveren, Kıdem ve ihbar tazminatını ödese dahi haksız sebeple işten çıkarılan işçi, işe iade davası açabilir. İşe iade davasını açma şartları nelerdir? İşe iade davası açabilmek için işverenin en az 30 Çalışanı olması ve aynı işyerinde en az 6 ay sigortalı olmak gerekmektedir. Burada diğer önemli husus, işe iade davasını açabilmek için işten çıkarılmadan itibaren 30 günlük hak düşürücü süre bulunmasıdır. Haksız olarak işten çıkarılan işçi, işe iade davasını sigorta çıkışı yapıldıktan itibaren 30 gün içinde açmak zorundadır. Birçok işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatları 30 günlük bu hak düşürücü süre boyunca ödenmeyerek, işçi oyalanmakta, işe iade davası açma süresi boyunca çeşitli bahaneler sunularak, işçilerin bu süreyi kaçırmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. İşe iade davasını kazanmanın sonuçları nedir? İşe iade davası kazanılması halinde, işe iade kararı verilmekte ve işçilere boşta geçen süre tazminatı olarak 4 aylık net maaşları kadar tazminat ödenmesine hükmedilmektedir. Ayrıca işe iade kararı verildiğinde eğer işveren işçiyi işe başlatmaz ise işe başlatmama tazminatı olarak, işçinin kıdemine göre 4 ile 8 maaş arasında işe başlatmama tazminatına hükmedilmektedir. [...]
Temmuz 1, 2021tazminat hukuku30 Haziran 2021 tarihi itibariyle işten çıkarma yasağı tekrar uzatılmayarak sona erdirildi. Çeşitli haber sitelerinde çıkan haberlerde ve bize ulaşan müvekkillerimizden öğrendiğimize göre kimi kurumsal firmalar kimi de küçük esnaf olmak üzere, bazı işverenler, işten çıkarma yasağının bitimini bir fırsat gibi görerek, işçi çıkarmaya ilk günden başladılar. İşten çıkarılan işçi ne yapmalı? İşten çıkarılan işçi öncelikle ne sebeple işten çıkarıldığını öğrenmeye çalışmalıdır. İş hukuku alanında uzman bir avukat yardımıyla kıdem ve ihbar tazminatını hesaplatmalıdır. İşten çıkış esnasında kendisinden imzalaması istenen belgeleri çok dikkatli okumalı, almadığı hiç bir hakka ilişkin aldığına dair imza atmamalıdır. Avukat yardımından yararlanmakta çok büyük fayda görülecektir. İşten çıkarılan işçi hiç bir şekilde istifa dilekçesi yazmamalı, yazılmış bir istifa dilekçesinin altına imza atmamalıdır. İstifa dilekçesi imzalanması halinde kıdem, ihbar tazminatları alınamaz, ayrıca işe iade davası da açılamaz. İşten çıkarılan işçiye imzalatılmaya çalışılan belgelere düşülmesi gereken şerhler düşünmelidir. Bu konuda iş hukukunda uzman avukat yardımının faydası olacaktır. İşe iade davası için 30 günlük hak düşürücü süre içinde arabulucuya başvuru yapılmalıdır. Kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmemesi halinde, İşçilik Alacakları için dava açılmalıdır. Peki işten çıkarılan işçinin hakları nelerdir? Haklı bir sebebe dayanmadan işveren tarafından işçinin iş sözleşmesinin fesih edilmesi halinde, işten çıkarılan çalışan kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Aynı zamanda işten çıkarılan kişiye ihbar süreleri verilmezse ve iş arama izinleri usulüne uygun verilmemesi halinde de çalışma sürelerine bakılarak belirlenen ihbar tazminatları ödenmek zorundadır. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının hesaplanması konusunda danışmak için ofisimizi arayabilirsiniz. İşveren, Kıdem ve ihbar tazminatını ödese dahi haksız sebeple işten çıkarılan işçi, işe iade davası açabilir. İşe iade davasını açma şartları nelerdir? İşe iade davası açabilmek için işverenin en az 30 Çalışanı olması ve aynı işyerinde en az 6 ay sigortalı olmak gerekmektedir. Burada diğer önemli husus, işe iade davasını açabilmek için işten çıkarılmadan itibaren 30 günlük hak düşürücü süre bulunmasıdır. Haksız olarak işten çıkarılan işçi, işe iade davasını sigorta çıkışı yapıldıktan itibaren 30 gün içinde açmak zorundadır. Birçok işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatları 30 günlük bu hak düşürücü süre boyunca ödenmeyerek, işçi oyalanmakta, işe iade davası açma süresi boyunca çeşitli bahaneler sunularak, işçilerin bu süreyi kaçırmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. İşe iade davasını kazanmanın sonuçları nedir? İşe iade davası kazanılması halinde, işe iade kararı verilmekte ve işçilere boşta geçen süre tazminatı olarak 4 aylık net maaşları kadar tazminat ödenmesine hükmedilmektedir. Ayrıca işe iade kararı verildiğinde eğer işveren işçiyi işe başlatmaz ise işe başlatmama tazminatı olarak, işçinin kıdemine göre 4 ile 8 maaş arasında işe başlatmama tazminatına hükmedilmektedir. [...]
Haziran 9, 2021medeni hukukAnlaşmalı boşanma, en az 1 yıldır evli olan çiftlerin aldıkları ortak karar neticesinde her iki tarafında boşanmayı kabul etmesi halinde mümkün olan dava türüdür. ANLAŞMALI OLARAK NE ZAMAN BOŞANABİLİRİM? Anlaşmalı boşanma için evliliğin en az 1 yıl devam etmesi gerekmektedir. Örnek olarak 6 aylık evli olan çiftlerin anlaşmalı boşanma davası açabilmeleri 1 yıl dolmadan mümkün değildir. Bu durumdaki çiftler ya çekişmeli boşanma davası açarak süreç içerisinde çekişmeli boşanma davalarını anlaşmalı boşanma davasına dönüştürmeli ya da 1 yıllık sürenin dolmasını bekleyerek, süre şartı sağlandıktan sonra anlaşmalı boşanma davasını açmalılardır. ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA DURUŞMAYA KATILMAM GEREKİR Mİ? Türk hukuk sisteminde müvekkilin duruşmalara katılması zorunlu olmamakla birlikte, anlaşmalı boşanma davalarında eşlerin birlikte duruşmada hazır bulunmaları şarttır. Eşler duruşmada hazır bulunmaz ise anlaşmalı olarak boşanmaları mümkün değildir. DURUŞMALARA KATILAMAYACAĞIM O HALDE BOŞANAMAZ MIYIM? Elbette boşanabilirsiniz. Ancak duruşmalara eşlerden biri veya ikisi birden katılamıyorsa boşanma davası anlaşmalı boşanma davasından çekişmeli davaya dönüştürülerek devam ettirilmeli ya da doğrudan çekişmeli boşanma davası ikame edilmelidir. Tarafların katılımı olmaksızın çiftlerin boşanması elbette mümkündür. Ancak bu tür durumlarda çekişmeli boşanma davası için olmazsa olmaz şart olarak tanık dinletme, delil sunma gibi davasının esası hakkında mahkemeye yardımcı olacak  ve iddialarınızı ispata yarayacak argümanları sağlamalısınız. ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINI EŞLER OLARAK KENDİMİZ AÇABİLİR MİYİZ? Türk Hukukunda prensip, her yetişkin bireyin olarak kural olarak dava açma ehliyeti vardır. Elbette taraflar boşanma davalarını kendileri açabilirler. Ancak bu durumda bireylerin dikkat etmesi gereken noktalar vardır. Her ne kadar taraflar kendileri dava açabilip süreci tamamlayabilseler de önemli noktalarda yapılan ufacık eksiklik veya hatalar taraflara ciddi zararlar verebilmekte ve yanlış açılan dava ve hukuken tanınan sürelerin kaçırılması taraflar için ciddi hak kayıplarına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle tarafların boşanma davaları konusunda uzman bir Avukat yardımından yararlanmalarını kendi üstün yararları için tavsiye ediyoruz. ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI NE KADAR SÜREDE NETİCELENİR? Anlaşmalı boşanma davalarının neticelenmesi genellikle 1- 3 ay arasında sürmektedir. Dava açıldıktan sonra mahkeme tarafından ne kadar erken duruşma günü verilirse süreç o kadar kısalacaktır. Duruşma günü verilmesi mahkemelerin yoğunluğuna göre dava açıldıktan sonra, genellikle mahkemenin yoğunluğuna göre 1 hafta ile 2 ay arası arasında değişiklik göstermektedir. Tarafların aciliyetli durumları olması halinde duruşmaların öne alınması gibi durumlar da söz konusu olabilmektedir. Duruşma bittikten sonra gerekçeli kararının yazılması ve bu kararın taraflara tebliği süreci başlamaktadır. Gerekçeli karar genellikle 1 hafta ile 1 ay arasında yazılmaktadır. Karar yazımından sonra bu kararın tebliğe çıkarılması da yine avukatların kontrolünde olan bir konudur. Kararı hızlıca tebliğe çıkarmak ve ardından üst mahkemeye başvuru hakkından feragat etmek de süreci hızlandırma açısından önemlidir. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra karar kesinleşecek ve boşanan çiftlerin medeni durumlarında değişiklik yapılması için nüfus müdürlüğüne mahkeme kalemince yazı yazılacak ve süreç tamamlanacaktır. [...]
Haziran 9, 2021medeni hukukTürk vatandaşları ve Türk vatandaşları ile evlenen yabancı uyruklu bireyler, Türkiye’de Milletlerarası Özel Hukuk kuralları çerçevesinde boşanabilirler. Esas olarak Türkiye’de boşanmaktan herhangi bir farkı olmamakla birlikte, dilekçelerin, belgelerin ve tebligatlarının eşlere ulaştırılmasında zorluklar yaşanabilmektedir. Bu zorlukları aşabilmek için de Yurt dışında Yaşayan Türklerin Boşanması konusunda tecrübeli bir avukatla çalışmanın büyük faydaları görülecektir. Hukuk büromuz yurt dışı ve yurt içindeki tüm boşanma davaları alanında da çalışmaktadır. Yurt dışındaki Boşanmanın Türkiye’de Tanınması Boşanmak isteyen çiftlerin aynı ülkede ikamet etmesi halinde, Yabancı bir ülkede yaşayan Türk vatandaşları yaşadıkları ülkenin mahkemelerinde  de boşanabilir. Ancak kişiler farklı bir ülke mahkemesi önünde boşanmış olsa bile Türkiye’de evli sayılmaya devam edeceklerdir. Bundan dolayı yurt dışında boşanmanın, Türkiye’de tanınması ve tenfiz edilmesi için dava açılması gereklidir. Yukarıda anlatılan durumda da yetkili makamlarca tercüme edilmiş belgeler ile birlikte tanıma ve tenfiz davası açılması elzemdir. Tanıma ve tenfiz davası usuli olarak sert bir karaktere sahiptir bu nedenle tüm aşamaların tecrübeli bir avukat tarafından titizlikle takip edilmesi sürecin kısalmasında ve kararın kesinleşebilmesinde büyük etki sağlayacaktır. Evlilikleri Türk makamlarınca tanınmış olan çiftlerin yurt dışında boşanması halinde, boşanmanın Türkiye’de geçerli sayılabilmesi ve bireylerin tekrar evlenebilmeleri veya başka işlemlerini yapabilmeleri için boşanmanın Türkiye’de tanınması gerekir. Bu da ayrıca bir dava süreci demektir. Aynı şekilde Türkiye’de boşanmış ve yabancı bir ülkede de biten evliliklerin de yabancı ülke makamlarına tanıtılması gerekmektedir. YURT DIŞINDA YAŞAYAN BiREYLER TÜRKİYE’YE GELMEDEN DE BOŞANABİLİRLER Mİ? Yurt dışında yaşayan vatandaşlar ya da yabancı uyruklu şahıslar Türkiye’de avukatlık yapan kişilere vekalet vererek Türkiye’ye gelmeden boşanabilirler. Türkiye’ye gelerek boşanmak en kısa ve hızlı çözüm olmakla birlikte, çeşitli sebeplerden ötürü bireyler Türkiye’ye gelmeden evliliklerini bitirmek isteyebilmektedirler. Boşanma davaları esasta anlaşmalı ve çekişmeli boşanma olarak iki sınıfa ayrılabilir. Bir sonraki başlıkta daha detaylı olarak boşanma çeşitlerine değineceğiz. Daha detaylı bilgi için boşanma hakkında her şey başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz. YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLAR ANLAŞMALI BOŞANABİLİR Mİ? Anlaşmalı boşanmak için kanunda belirtilen 1 yıllık evli olma şartı ve taraflar arasında boşanmak için anlaşma sağlandıysa, çiftler anlaşmalı olarak kısa sürede boşanabilmektedir. Yurtdışında yaşayan bireyler için, burada en önemli husus; duruşmaya iki tarafın da fiziki olarak katılması gerekliliğidir. Yani Aile Mahkemesi hakimi, boşanmak isteyen eşlerin ikisini de duruşmada görmesi ve anlaşma protokolünde belirtilen hususlar hakkında boşanmak isteyen bireylere sorular sorması gerekmektedir. Zira her iki taraf da boşanmayı istiyor ancak Türkiye’ye gelemiyor iseler, duruşmaya katılamayacaklarından ve anlaşmalı boşanma davasında şartlar sağlanamadığından  anlaşmalı boşanma işlemi gerçekleşemeyecektir. Yani anlaşmalı boşanmak isteyen en az 1 yıl evli çiftler, mahkeme huzuruna çıkabilmeleri halinde anlaşmalı olarak boşanabileceklerdir. YURT DIŞINDA OLUP DA DURUŞMALARA GELMEYEN KİŞİLER NASIL BOŞANABİLİR? Anlaşmalı boşanma olamaması halinde, boşanmak için çekişmeli boşanma davası açılması gerekmektedir. Çekişmeli boşanma davası özel nitelikte bir dava ve her durumda değişen özelliklere sahip olması nedeniyle her olay özelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Anlaşmalı boşanamayan çiftlere tavsiyemiz; alanında uzman bir avukat ile çalışarak yurtdışından Türkiye’ye hiç gelmeden, avukatlarının danışmanlığında  en hızlı şekilde çekişmeli boşanma davalarını neticelendirmek için yardım almalarıdır. Her ne kadar çekişmeli boşanma davası uzun sürüyor olsa da her iki taraf da boşanmayı istiyor ise süreci yönetecek uzman bir boşanma avukatı sayesinde süreç normale göre kısalacak ve en erken şekilde netice alınabilecektir. YURT DIŞINDA TÜRKİYE’DEKİ AVUKATLARA NASIL VEKALETNAME VERİLİR? Türk vatandaşları Türk Konsolosluklarından randevu alarak vekaletname verme işlemi yapabileceklerdir. Yabancı uyruklu şahıslar ise Türk tercüman vasıtasıyla Türk Konsolosluğundan Türkçe vekaletname işlemi yapabilirler. Bunun dışında yabancı şahıslar bulundukları ülkede noter gibi yetkilere sahip onay makamlarında verecekleri vekaletnameleri hem onaylatıp hem de çevirisini yaptırdıktan sonra yine Türk Konsolosluklarından alacakları yardım ile Türkiye’de yaşayan avukatlara vekaletname verebileceklerdir. Önerimiz Türk tercüman vasıtasıyla Türkçe vekaletname verilmesi işlemidir. Zira diğer işlemlere göre hata payı daha düşük ve kabul edilebilirliği daha yüksektir. [...]
Mart 8, 2020tazminat hukukuBASIN MESLEĞİNDE ÇALIŞANLARLA ÇALIŞTIRANLARARASINDAKİ MÜNASEBETLERİN TANZİMİHAKKINDA KANUN Basın İş Kanunu’na tabi çalışanların kıdem tazminatı hakları ile ilgili yazımız için tıklayınız. Madde 1 –Kanunun Kapsamı Bu Kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir vesanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkındauygulanır. Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir. Madde 2 – İstisnalar Birinci maddenin şümulü dahilinde bulunup da Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkülve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen memur ve hizmetlilerhakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Madde 3 – Bildirilmesi lazımgelen hususlar: Bu kanunun şümulüne girecek mahiyetteki bir müesseseyi işletmekte olanlar; tesis edenler, devir alanlarve kapatanlarla bu kabil bir müessesenin iştigal mevzuunu kısmen veya tamamen değiştirenler yahut da kendisine intikal eden böyle bir müesseseyi işletmeye devam edenler veya kapatanlar (müessesenin unvan ve adresini, müessesesahibinin isim ve hüviyetiyle adresini, yapılan işin nev’ini, burada çalışanların miktarını, bir intikal mevzuubahis ise bununşeklini ve tarihini) işletmeye başlamak veya kapatma yahut da devir alma veya iştigal nev’ini değiştirme tarihinden itibarenbir ay içinde o iş yerinin kurulu bulunduğu mahal için İş Kanununun uygulanmasiyle görevli makama yazılı olarak bizzatveya taahhütlü mektupla bildirmekle ödevlidirler. Bizzat müracaat edenlere bu müracaatlarını tevsik edecek bir belge verilir. Madde 4 –Yazılı mukavele ve terfi esası: Gazeteci ile kendisini çalıştıran işveren arasındaki iş akdinin yazılı şekilde yapılması mecburidir.Mukavelede aşağıdaki hususların gösterilmesi şarttır:a) İşin nev’i,b) Ücret miktarı,c) Gazetecinin kıdemi,İş nev’inin ve ücretin değişikliğinde mukaveleye derci mecburidir.İki yıl gazetede çalışmış olan gazeteci terfie hak kazanır. Terfi mukavelede tesbit edilen yüzde nispetinde yapılır. Madde 5 –Feshin ihbarı: Müddeti muayyen olmıyan iş akitlerinde feshin ihbarı bu Kanunda yazılı mühletlere tabidir.6 ncı ve 7 nci maddelerde yazılı ihbar mühletlerine tekabül eden ücret miktarındaki tazminatın işveren veya gazetecitarafından diğer tarafa önceden ödenmesi suretiyle akdin derhal feshi de caizdir Madde 6 –Akdin işveren tarafından feshi ve kıdem tazminatı: Meslekte en az beş yıl çalışmış olan gazetecilere kıdem hakkı tanınır.Kıdem hakkı gazetecinin mesleke ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanır.Akdin feshi halinde gazeteci, bu süreye göre hesaplanacak tazminatı almaya hak kazanır.Birinci maddenin şümulüne giren bir işyerinde işverenle arasındaki hizmet münasebeti bir veya müteadditmukaveleye istinaden fasılasız olarak en az beş yıl sürmüş olan gazetecinin işine son verilmesi yapılacak yazılı ihbardanitibaren üç ay geçtikten sonra muteber olur. Beş seneden az hizmeti olanlar için bu ihbar müddeti bir aydır.İhbar müddetinin son günü olan tarih tazminata esas tutulur ve yıllık izinden sayılmaz.Gazeteci yıllık iznini kullanmamışsa, işine son verilmesi halinde, izin müddetine ait ücreti kendisine peşin olarakverilir.Hizmetine bu madde hükümlerine göre son verilen gazeteciye feshi ihbar edilen mukavelenin taallük ettiği herhizmet yılı veya küsuru için, son aylığı esas ittihaz olunmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti miktarında tazminat verilir.Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz. İlk mukavele yılında bu miktar hesaplanmaz.Bir defa kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdemi, yeni işine girişinden itibaren hesaplanır. Ancak, buna aykırı olarakişverenle gazeteci arasında yapılacak mukavele muteberdir.İşverenin maddi imkansızlık sebebiyle gazetecinin tazminatını bir defada ödeyememesi halinde, tediye en çok dörttaksitte yapılır ve bu taksitlerin tamamının süresi bir yılı geçemez. Ancak, bu bölünme o iş yerinin mali vergisini tahakkukettiren maliye şubesinin, müessesenin zarar etmekte olduğu kararı üzerine yapılabilir.(Ek: 9/8/2002-4773/12 md.; Değişik: 22/5/2003-4857/116 md.) İş Kanununun 18, 19, 20, 21 ve 29 uncumaddesi hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. Madde 7 –Akdin gazeteci tarafından feshi: Gazeteci en az bir ay evvel işverene yazılı ihbarda bulunmak suretiyle iş akdini her zaman feshedebilir Madde 8 -Müddetlerin artırılması: Yukarki maddelerde yazılı ihbar mühletleri asgari olup mukavele ile artırılabilir. Madde 9 –Mülkiye amirine bildirilecek hususlar: Mukavelenin yapılışı işveren tarafından; feshi, fesheden tarafından Bölge Çalışma Müdürlüğüne, mülkiye amirliğineve eğer gazeteci üye ise sendikasına değilse en fazla üyesi bulunan mesleki teşekküle on beş gün içinde beyanname ilebildirilir. Mülkiye amirleri bu beyannamelerin birer örneğini, gazetecinin kıdeminin tesbitine esas olmak üzere hemen Basın –Yayın ve Turizm Bakanlığına gönderirler. Madde 10 – Mesleke ilk intisap eden gazeteciler için tecrübe müddeti en çok üç aydır. Bu müddet içinde taraflar iş akdini ihbarmüddetine ve tazminat mükellefiyetine tabi olmaksızın feshedilebilirler.Bu müddetin sonunda mukavelenin yazılı olarak yapılması mecburidir.Stajyer adedi, mukaveleli yazı işleri kadrosunun yüzde onunu geçemez. Madde 11 – İhbar mühletini beklemeksizin fesih hakkı ve tazminat: Bir mevkutenin veçhe ve karakterinde gazeteci için şeref veya şöhretini veya umumiyetle manevimenfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde, gazeteci ihbar mühletinibeklemeden akdi feshedebilir. İş akdini birinci fıkranın verdiği hakka dayanarak fesheden gazeteci, işverenin kusuru neticesinde iş akdini feshetmişolsa idi ne miktar tazminat alacak idiyse, o miktar tazminat isteyebilir.Vazifesinin ifasiyle ilgili hususlarda gazetecinin bilerek veya ağır bir ihmali neticesi olarak mevkutenin itibar veyaşöhretine halel verecek fiil ve harekette bulunması hali işverene ihbar mühletini beklemeden iş akdini derhal feshetmekhakkını veren ağır sebeplerden sayılır.Gazetecinin, şeref ve şöhretine halel verebilecek mahiyette bir fiil ve harekette bulunması için işveren tarafından vakiisteği yerine getirmemesi hali işverene ihbar mühletini beklemeksizin iş akdini feshetmek hakkını vermez.Müddeti muayyen olan mukavelelerde de yukarda yazılı fesih hakkı mukavele müddetinin sona ermesinibeklemeksizin kullanılabilir. Madde 12 –Akdin tatbik edilmediği hallerde fesih: Gazetecinin uğradığı hastalık sebebiyle iş akdi işveren tarafından feshedilemez. Ancak, bu hastalığın altı aydan fazlauzaması halinde tazminat verilmek suretiyle akdin feshi cihetine gidilebilir. Bu maddenin birinci fıkrasında yazılı haller dolayısiyle vazife göremiyecek duruma düşüp de işveren tarafındanişinden çıkarılan gazeteci, azami bir yıl içinde iyileştiği takdirde tekrar eski işine tercihan alınır. Madde 13 –Rekabet memnuiyeti: Gazeteci işverenle yaptığı mukavelede aksi zikredilmediği takdirde dışarda, basınla alakası olsun veyaolmasın, başka iş tutmakta serbesttir.İş akdinin feshinden sonraki zaman için gazetecinin mesleğini icra serbestisini takyit eden hükümler batıldır. Madde 14 -Ücret: (Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/83 md.) Kararlaştırılan ücret, her ay peşin olarak ödenir. İlave ücretlerinsigorta primlerinin ödenmesi mecburidir. Çalıştırılan gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakınınözel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletmebüyüklüğü, çalıştırdığı gazeteci sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri zorunlututmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintilerdüşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, MaliyeBakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı gazetecilerin ücret, prim,ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulanişverenler, gazetecilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesaplarıdışında ödeyemezler. Gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan bankahesaplarına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer usûl ve esaslar anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacakyönetmelikle düzenlenir. (İptal ikinci fıkra:Anayasa Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarihli ve E.: 2019/108, K.: 2019/101 sayılı Kararı ile)Mukavele müddeti sona ermeden evvel kendisine atfedilebilecek bir kusuru olmaksızın işine son verilen gazeteci,peşin almış olduğu ücretin henüz işlememiş bulunan kısmını iade etmeye mecbur tutulamaz.Gazeteciler her hizmet yılı sonunda işverenin sağladığı karın emeklerine düşen nispi karşılığı olarak asgari birer aylıkücret tutarında ikramiye alırlar. Madde 15 – Mukavele dışı yazılar: Gazeteci, mukavele hükümleri dışında olarak işveren tarafından verilen işler veya sipariş edilen veya yayınlanmasıkabul edilen yazılar için ayrıca ücrete hak kazanır.Bu işlerle ilgili ilave ücretlerin sigorta primlerinin ödenmesi mecburidir. Madde 16 – Askerlikte ve gebelikte ücret: Talim veya manevra dolayısiyle silah altına alınan gazeteci bu müddet zarfında ücret hakkını muhafaza eder. Ancak,yedeksubay olarak veya sair suretlerle askeri hizmet karşılığı aylık alan gazetecinin almakta bulunduğu bu aylık kendiişinden aldığı ücretten az ise, işveren, gazeteciye yalnız aradaki farkı ödemekle mükelleftir.Kısmi veya umumi seferberlik dolayısiyle silah altına alınan gazeteci hakkında üç ay için bu maddenin birinci fıkrasıhükümleri uygulanır.İlk muvazzaf askerlik hizmeti için silah altına alınan gazeteciye normal askerlik müddetince son aldığı ücret yarınispetinde ödenir. İşverenle gazeteci arasındaki iş akdinin muayyen bir müddet için akdedilmiş olup olmadığına bakılmaksızın,gazetecinin bu maddenin birinci fıkrasında gösterilen haller dolayısiyle silah altında bulunduğu müddetçe iş akdi, işverentarafından feshedilemez. Gazeteci bu maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasında gösterilen haller dolayısiyle silah altına alındığıtakdirde, gazetecinin durumu bu fıkralardan hangisine temas etmekte ise, işveren iş akdini ancak o fıkrada gösterilmişbulunan süre geçtikten sonra feshedilir. Bu gibi hallerde de gazeteci ile işveren arasındaki iş akdinin muayyen bir müddet içinakdedilmiş olup olmadığına bakılmaz. Akdin feshi bu kanunda yazılı hükümlere tabidir.Gazeteci ile işveren arasındaki mukavele esasen muayyen bir süreyi ihtiva edip de bu süre gazetecinin silah altındabulunduğu sırada kendiliğinden bitiyorsa işveren mukavelenin bu suretle sona ermesinden itibaren bu maddede yazılı olanücretleri gazeteciye ödemekle mükellef tutulamaz.Bu maddede yazılı bulunan hükümler işveren tarafından gazeteciye askerlik halinde ücret verilmesi hakkında dahaelverişli hak ve menfaatler sağlayan mukavele, teamül veya örfü adetten doğan haklara halel getirmez.Kadın gazetecinin hamileliği halinde, hamileliğin 7 nci ayından itibaren doğumun ikinci ayının sonuna kadar izinlisayılır. Bu müddet zarfında müessese gazeteciye son aldığı ücretin yarısını öder. Doğum vuku bulmaz veya çocuk ölüdünyaya gelirse, bu halin vukuundan itibaren bir ay müddetle bu ücret ödenir. Gazetecinin sigortadan veya bağlı bulunduğuteşekküllerden alacağı yardım, bu ödemeye tesir etmez. Madde 17 –Mahkümiyet veya yayının tatili halinde ücret: Mensup olduğu mevkutedeki bir yayın dolayısiyle hürriyeti tahdide uğrayan gazeteci ücretini işverenden almaktadevam eder. Ancak, hürriyetin tahdidini mucip olan yayın, mezkür gazeteci tarafından mevkute sorumlu müdürünün veyasahibinin haberi olmadan yapıldığı veya yaptırıldığı yahut sorumlu müdürün tetkikından geçirilerek neşri tekarrur eden şekilüzerinde tahrifat, tadilat, tay veyahut ilaveler yapmak veya yaptırmak suretiyle vuku bulduğu takdirde mezkür gazeteci buhükümden faydalanamaz.Hürriyeti tahdide uğrayan gazeteci bağlı bulunduğu kadroya yapılacak toplu zamlardan emsali gibi istifade eder.Birinci fıkradaki hürriyet tahdidi gazetecinin o mevkuteden ayrılmasından sonra vukua gelmişse, gazetecinin bahsigeçen mevkuteden son aldığı ücreti miktarındaki tazminat, hürriyeti tahdit edildiği müddetçe her ay yayının yapılmış olduğumevkute sahibi tarafından ödenir.Her ne sebeple olursa olsun, neşriyatı tatil edilen mevkutede çalışanlar tatil tarihinden itibaren iki ay müddetleücretlerini alırlar. Bu gazetecilerin kanuni tazminatı da tercihan ödenir. Madde 18 – Ölüm tazminatı: Gazetecinin ölümü sebebiyle iş akdinin sona ermesi halinde, eşi ve çocuklarına ve bunlar bulunmadığı takdirdegeçimi kendisine terettüp eden ailesi efradına müteveffanın aylık ücretinin üç mislinden az olmamak üzere, kıdem hakkıtutarında ölüm tazminatı verilir. Madde 19 –Haftalık izin: Her altı günlük fiili çalışmayı mütaakıp gazeteciye bir günlük ücretli dinlenme izni ve-rilmesi mecburidir.Gazetecinin vazifesi devamlı gece çalışmasını gerektirdiği hallerde hafta tatili iki gündür.Birinci fıkra hükmü dışında gazeteci, çocuğu dünyaya geldiği zaman üç; eşi veya çocuğu, anası veya babası öldüğüzaman dört; çocuğu evlendiği, kardeşi, büyük anne veya büyük babası veya torunu öldüğü zamanlar iki gün olağanüstüücretli izine hak kazanır. Bu izinler senelik izinden sayılmaz. Madde 20 – Günlük gazetelerin intişar etmeyeceği günler: – (İptal: Ana. Mah’nin 20/1/1993 tarih ve E. 1992/36, K.1993/4 sayılı Kararıyla) Madde 21 -Yıllık ücretli izin: Günlük bir mevkutede çalışan bir gazeteciye, en az bir yıl çalışmış olmak şartiyle, yılda dört hafta tam ücretli izinverilir. Gazetecilik mesleğindeki hizmeti on yıldan yukarı olan bir gazeteciye, altı hafta ücretli izin verilir. Gazetecininkıdemi aynı gazetedeki hizmetine göre değil, meslekteki hizmet süresine göre hesaplanır.Günlük olmayan mevkutelerde çalışan gazetecilere her altı aylık çalışma devresi için iki hafta ücretli izin verilir.Yıllık ücretli izinlerin hesabında bu Kanunun 1 inci maddesindeki “Gazeteci” tabirine girenlerin kıdemleri, iş akdinin devametmiş veya fasılalarla yeniden inikat etmiş olmasına bakılmaksızın, gazetecilik mesleğinde geçirdikleri hizmet süresi nazaraalınmak suretiyle tesbit edilir.İzin hakkından feragat edilemez Madde 22 – Sendika: (Mülga: 15/7/1963 – 274/33 md.) Madde 23 -Sosyal sigorta: (Mülga: 17/7/1964 – 506/141 md.) Madde 24 –Teftiş ve murakabe: – Bu Kanun hükümlerinin düzen altında yürümesini sağlamak üzere yapılması gerekli görülecek takip,murakabe ve teftişler Çalışma Bakanlığı tarafından yürütülür. Bu hususta 3008 sayılı İş Kanununun iş hayatının murakabe veteftişine ait bulunan altıncı faslı hükümleriyle aynı kanunun bu hükümlerle ilgili ceza maddeleri uygulanır. Madde 25 – Kazançların azaltılamıyacağı: Bu Kanunun uygulanması neticesi olarak iş verene terettüp eden vecibeler, gazetecilerin ücret ve sairhaklarının daha aşağı hadlere indirilmesine sebep tutulamaz. Madde 26 – Ceza hükümleri: a) Çalıştırdığı gazeteci ile 4 üncü maddede gösterilen şekilde yazılı iş akdi yapmayan işverene beher mukavele içinyediyüz Türk Lirası,b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında bahsi geçen tazminatı gazeteciye ödemeyen işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası,c) 18 inci maddede yazılı ölüm tazminatını hak sahiplerine ödemeyen işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası,idarî para cezası verilir, ayrıca yukarıdaki (b) veya (c) bentlerinde yazılı tazminatlar da hak sahiplerine ödenir. Madde 27 – a) 14 üncü maddede yazılı ücreti gazeteciye zaruret olmaksızın zamanında ödemeyen veya gazetecinin ücret, prim,ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına yatırılmaksızınödenmesi durumunda, her bir gazeteci için,b) 16 ncı maddenin birinci veya ikinci yahut da üçüncü fıkralarında yazılı bulunan hâllerde gazeteciye verilmesigereken ücreti ödemeyen,c) 17 nci maddenin birinci veya üçüncü fıkralarında yazılı hâllerde gazeteciye verilmesi gereken ücreti yahut damaddenin ikinci fıkrasında sözü edilen tazminatı ödemeyen,İşverene binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Madde 28  (İptal: Ana Mah’nin 20/1/1993 tarih ve E. 1992/36, K. 1993/4 Sayılı Kararıyla) Madde 29 – Gazeteciye bu Kanunun 21 inci maddesinde yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin müddetine aitücreti ödemeyen işverene, yıllık izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin izin müddetine tekabüleden ücretler yekununun üç katı kadar idarî para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret toplamı, iki katolarak ödenir. Madde 30 – Bu Kanunun 25 inci maddesi hükmüne aykırı hareket eden işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları, o yerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürü tarafındanverilir. Ek Madde 1 –Çalışma Müddeti ve fazla mesai: 5953 sayılı Kanunun birinci maddesindeki gazeteci tabirinin şümulü içinde bulunan kimselerden müessese, matbaa,idarehane ve büro gibi yerlerde hizmetlerinin mahiyeti itibariyle müstemirren çalışanlar için günlük iş müddeti, gece vegündüz devrelerinde sekiz saattir.Yukarıki fıkra hükmünün dışında kalarak, gündüz veya gece devresindeki çalışma müddetinin daha fazla hadlereartırılması ve ulusal bayram, genel tatiller ve hafta tatilinde çalışılması bu kanuna göre (Fazla saatlerde çalışma) sayılır.Pazar gününden başka bir gün hafta tatili yapan gazeteci, pazar günü fazla mesai yapmış sayılmaz.Her bir fazla çalışma saati için verilecek ücret, normal çalışma saati ücretinin % 50 fazlasıdır.Ancak, günlük normal çalışma müddetine ilaveten bu madde gereğince tatbik edilecek fazla çalışmaların saat 24 densonraya tesadüf eden saatlerinde ücret bir misli fazlasiyle ödenir.Fazla saatlerin hesabında, yarım saatten az olan müddetler yarım saat, fazlası ise bir saat sayılır.Fazla saatlerde çalışma, ücretlerini parça başına veya yapılan iş miktarına göre alan gazetecilere yaptırıldığı takdirdedahi bu kimselerin fazla saatlere tekabül eden ücretleri bu maddedeki esaslara göre ödenir.Fazla çalışmalara ait ücretin, mütaakıp ücret tediyesiyle birlikte ödenmesi mecburidir. (İptal ikinci cümle: AnayasaMahkemesinin 19/9/2019 tarihli ve E.:2019/48; K.:2019/74 sayılı Kararı ile)Fazla mesai günde üç saati geçemez.Ek Madde 2 – (Ek: 12/2/1954 – 6253/2 md.; Mülga: 25/8/1971 – 1475/110 G md.)Ek Madde 3 – (Ek: 12/2/1954 – 6253/2 md.; Değişik: 23/1/2008-5728/15 1 md.)Bu Kanunun ek 1 inci maddesinde yazılı fazla saatlerle çalışma ücretlerini gazeteciye ödemeyen veya mezkurmaddede yazılı zam hadlerinden daha aşağı hesap etmek suretiyle ödeyen işverene, ödemediği fazla saat ücretleri tutarınınveya eksik ödediği ücretler tutarının beş katı kadar idarî para cezası verilir.Ek Madde 4 – (4/1/1961 – 212/2 md. ile gelen numarasız Ek md. hükmü olup madde numarası teselsülettirilmiştir.)Basın meslekinde çalışanlarla çalıştıranlar arasında 5953 sayılı Kanun ile bunun ek ve tadillerine dayananher türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkları, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümlerine tevfikan bu mahkemeler tarafından rüyet edilir.Ancak iş mahkemesine iştirak edecek asil ve yedek üyeler, o yerde en fazla üyesi bulunan, basın meslekinde çalışanve çalıştıranların sendikalarından, bunlar yoksa teşekküllerinden 5521 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındayazılı usul dairesinde seçilir. [...]
Mart 6, 2020tazminat hukukuBasın mesleğinde çalışanlar ile çalıştıranlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen 5953 sayılı BASIN MESLEĞİNDE ÇALIŞANLARLA ÇALIŞTIRANLAR ARASINDAKİ MÜNASEBETLERİN TANZİMİ HAKKINDA KANUN 20/6/1952 tarihinden günümüze kadar yürürlüktedir. Yürürlükte olan kanun oldukça eski bir kanun olmasından dolayı günümüzde maalesef pek anlaşılır değildir ancak yargıtay içtihatları ışığında konuyu aydınlatmaya çalışacağız. Kimler Basın İş Kanunu’na göre gazeteci olarak tanımlanmıştır? Madde 1 – (Değişik: 4/1/1961 – 212/1 md.) Bu Kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir. Basın Çalışanlarının Kıdem Tazminatı Yukarıda belirtilen kanun maddesine göre Haberciler, gazeteciler, TV-Radyo, İnternet gibi medya organlarında  sayılanlar şöyle sıralanabilir; Başyazarlık, Yazarlık, Sorumlu müdürlük, Yazı işleri müdürlüğü, İstihbarat şefliği, Muhabirlik, Mütercimlik, Düzelmenlik, Foto muhabirliği, Ressamlık, Karikatürcülük, İstihbarat telsizciliği-radyoculuğu, Gazete müdürlüğü İdare müdürlüğü gibi her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan meslekler sayılabilir. Ayrıca 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na göre gazetecinin çalışması sonucu işverenden ücret alması gerekmektedir. Ücret alınmayarak çalışma yapılması halinde Basın İş Kanunu’na tabi çalışandan söz edilemez. Basın işleri sadece fikir ve sanat işlerinden oluşmamaktadır. Basın alanında çalışan şoför, kapıcı, güvenlikçi, temizlikçi, matbaa işçisi, muhasebeci, web tasarımcı vb. işler basın iş kanununa tabi değildir. Kıdem tazminatı şartları Basın İş Kanunu’na tabi çalışanların kıdem tazminatı hak edebilmesi için basitçe 3 ana unsur vardır. Basın İş Kanunu’na tabi bir çalışan olmalıİş sözleşmesinin çalışan tarafından haklı sebeple feshedilmiş olması, işverenin kusuru nedeniyle çalışan işten çıkarılmış olmalı veya kanunda belirtilen diğer haller(aşağıda ayrıntılarıyla açıklayacağız)5 yıllık mesleki kıdem şartı sağlanmalıdır. Basın İş Kanunu’na tabi çalışan kimdir? Türk Hukukunda iş sözleşmesinden bahsedebilmek için yine üç ana unsur olması gerekmektedir. Bu unsurlar; iş, bağımlılık ve ücret olarak sıralanabilir. Ancak bir iş sözleşmesinin Basın İş Kanunu’na tabi bir hizmet olarak değerlendirilebilmesi için, yalnızca yukarıda dile getirilen unsurları taşıması yetmemektedir. İş, bağımlılık ve ücret unsurlarının yanında “Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu’ndaki işçi tarifi dışında kalan kimselerle bunların işverenleri” arasında yapılan bir hizmet/iş sözleşmesi niteliğini taşıması da gerekmektedir. Yani gazetelerde çalışan ve yaptığı iş karşılığında ücret alan ve İş Kanunu’na tabi olmayan kişiler Basın İş Kanunu’na tabidir. Bir kimsenin iş sözleşmesinin Basın İş Kanunu’na tabi olabilmesi için, onun “gazetecilik mesleğinin ifası” biçiminde de yorumlanabilen “fikir ve sanat işinde çalışması” gereklidir. Örneğin; muhabir, redaktör, fotoğrafçı, ressam, karikatürist, çevirmen, düzeltmen gibi kimselerin bu tür bir işte çalıştıkları kolaylıkla söylenebilir. Buna karşın matbaa teknisyeninin, sekreter ve daktilonun gazeteci sayılmaları mümkün değildir. Gazete idare müdürlerinin gazeteci niteliği bulunup bulunmadığı konusu tartışmalı olsa da, bize de isabetli gelen tutum, bunların yalnızca fikir işçisi niteliği taşıyıp gazeteci sıfatlarının bulunmadığı yönündedir.Oysa gazetenin yazı işleri müdürü fikir ve sanat işiyle meşgul olduğundan dolayı gazeteci kabul edilmektedir.Yargıtay ozalit işi yapanın da gazeteci sayılamayacağı anlamında yorumlanabilecek bir karara sahiptir. Bu arada editör ve yazarın da gazeteci niteliği taşıdığı söylenebilir. Gazetenin haber müdürünün de gazeteci olarak Basın İş Kanunu’na tabiliği açıktır. (HGK.29.03.2006; 9-82/118) 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 38. maddesine göre radyo ve televizyon kuruluşlarında haberle ilgili bölümde çalışanlar da 27 numaralı gazetecilik iş koluna dâhil edilmiş ve Basın İş Kanunu’na tabi olmuşlardır . İnternet Çalışanlarının Basın İş Kanunu İlişkisi Bu başlığa kadar anlatılan yazılı basındaki gazeteciler, fikir ve sanat işlerinde çalışanlar ile ilgiliydi ancak günümüzde birçok haber kaynağı internet alanına geçiş yapmıştır. Hatta birçok gazete basılı olarak yayınlanmayı durdurmuş ve sadece internet platformlarında yayın yapar hale gelmiştir. 1952 yılında yürürlüğe giren Basın İş Kanunu’nda internet haberciliğine ilişkin bir tanımlama, o tarihlerde internet olmaması sebebiyle yapılamamıştır. Kanunda tanımalama yapılamamış olsa da Yargıtay 9.HD. 17.04.2007-33909/11104 sayılı kararı ile internet üzerinden yayın yapan gazetenin yayın koordinatörünün de Basın İş Kanunu’na tabi olduğuna karar verilmiştir. Belirtilen karar ışığında internetten yayın yapan gazetelerde çalışan fikir ve sanat işi yapıp karşılığıda ücret alan kişiler de basın çalışanı, gazeteci sayılacaktır. İş Sözleşmesi sonlanma şekli Kıdem tazminatı hak edebilmek için kanunlarla belirleniş şekillerden birisi içinde iş sözleşmesi sona ermiş olmalıdır. Basın İş Kanunu’nda tanımlanan kıdem tazminatı hak etme şartları 4857 Sayılı İş Kanunu’ndan farklılıklar göstermektedir. Gazetecinin Basın İş Kanunu’na göre kıdem tazminatı hak edebilmesi için, işverenin fesih bildirimi ile sözleşmeyi sona erdirmesi ve kıdem tazminatı düzenlendiğine göre gazetecinin kıdem tazminatı alabilmesi için süresi belirli olmayan hizmet akdinin işveren tarafından fesih bildirimi ile sona erdirilmesi gerekmektedir. İşveren sözleşmeyi ister usulüne uygun olarak ister usulsüz olarak (ihbar öneline uymadan) feshetsin, gazeteciye kıdem tazminatı ödenmelidir. İşveren, hizmet akdini haklı nedenle, örneğin Basın İş Kanunu’nun 11/3 maddesinde yazılı hakka dayanarak feshederse, gazeteciye kıdem tazminatı ödemek zorunda değildir. Basın İş Kanunu madde 11; “Bir mevkutenin veçhe ve karakterinde gazeteci için şeref veya şöhretini veya umumiyetle manevi menfaatlerini ihlal edici bir vaziyet ihdas edecek şekilde bariz bir değişiklik vukuu halinde, gazeteci ihbar mühletini beklemeden akdi feshedebilir. ” demektedir. Bu kanuna dayanarak gazeteci tarafından, işverene ihtarname çekilerek iş sözleşmesi derhal feshedilebilir. Gazetecinin haklı görülmesi durumunda işveren tarafından sözleşmesi feshedilmesi halinde alması gereken tazminatların aynısını alabileceği hüküm altına alınmıştır. Basın İş Kanunu’nda öngörülen ve gazetecinin kıdem tazminatına hak kazanmasına götürecek sona erme halleri içinde maalesef gazetecinin sebepsiz-haksız feshi yer almadığı gibi muvazzaf askerlik, emeklilik, evlenme ve emeklilik yaşı dışındaki koşulları sağladığı için feshetme olgularına (4857 sy. İşK atfıyla 1475 sy. İşK. 14/I) yer verilmediği görülmektedir. Gazetecinin maaşını alamaması sebebiyle iş sözleşmesini feshetmesi halinde ise kıdem tazminatı hak edeceği yargıtay kararları ile kabul edilmiştir. Gazetecinin diğer şartları da sağladıktan sonra ölümü halinde, yasal mirasçılarına işveren tarafından gazetecinin her bir yıllık çalışmasına karşılık bir aylık maaşı kadar ödeme yapılmalıdır. 5 Yıllık Kıdem Koşulu Gerçekleşmelidir Kıdem tazminatı için aranan diğer koşulları sağlayan gazeteciye kıdem tazminatı ödenebilmesi için gerçekleşmesi gereken son olgu kıdem koşulunun sağlanmasıdır. Nitekim bu husus, Basın İş Kanunu 6. hükmünden anlaşılmaktadır. Yasaya göre gazeteciye kıdem tazminatı ödenebilmesi için gazetecilik mesleğinde en az 5 yıl çalışmış olması gerekir ve bu süre (yasal asgari kıdem) hizmet akdinin aynı veya farklı gazete/radyo/TV. İşverenleriyle yapılıp sürdüğüne bakılmaksızın gazetecinin gazetecilik mesleğine ilk giriş tarihinden itibaren başlar. Bu kıdem hesabına stajyerlik (deneme) süresi de dahildir. Kıdem tazminatı hak edebilme şartı olan 5 yıllık kıdem bir defa hak edildikten sonra, bir işverenden kıdem tazminatı tahsil edildikten sonra kıdem tazminatı başka işveren tarafından tekrar sıfırdan başlar ancak 5 yıl kıdem şartı tekrar aranmaz. Kıdem Tazminatı Hesaplaması Gaztecilere ödenecek kıdem tazminatı her 1 yıllık çalışmaya karşılık 1 aylık ücret karşılığı olarak hesaplanır. 6 aydan az olan süreler aşağı yuvarlanıri 6 aydan yukarı olan süreler 1 eklenerek hesaplanır. Gazetecilerin kıdem tazminatı hesaplamasında 24 ayın kıdem tazminatı gelir vergisinden muaftır, hesaplamada gelir vergisi kesintisi yapılmaz. Ödenecek kıdem tazminatı hesaplanmasında çıplak brüt ücret üzerinden hesaplama yapılır. Kıdem tazminatı hesaplanırken daha önce tahsil edilen kıdem tazminatları hesaba dahil edilmez. [...]
Mart 3, 2020Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması / Uncategorizedİngiltere 31 Ocak 2020 tarihi itibariyle resmen Avrupa Birliği’nden (AB) ayrıldı ancak bu ayrılış anlık bir ayrılış değildir, yani bir geçiş dönemi süreci sonunda ayrılış işlemi tamamlanacaktır. Ayrılış işlemi tamamlanana kadar İngiltere AB üyesi olması nedeniyle uygulamak zorunda olduğu bazı uygulamalara devam edecek. Ankara Anlaşması da İngiltere’nin AB’den ayrılışı süresince uygulamak zorunda olduğu anlaşmalardandır. Yani netice olarak 31 Aralık 2020 tarihinde kadar, Ankara Anlaşması ile Türk Vatandaşları İngiltere’de iş kurabilcek ve oturma izni alabileceklerdir. 31 Aralık 2020 tarihine kadar vize başvurularını yaparak 1 yıllık oturum izni alabileceklerdir. 1 yıllık oturum izni alabilen Türk vatandaşları uzatma başvurusu yapabilecekler. Brexit süreci öncesinde olduğu gibi Ankara Anlaşması ile süresiz oturum izni başvurusu yapılabilecektir. Ankara anlaşması ne zaman bitecek? Brexit öncesi Ankara Anlaşması Vizesi alanların durumu 31 Ocak 2020 tarihinden önce Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesi alabilen Türk vatandaşları için Brexit kararı sonrasında hiçbir değişiklik olmayacaktır. İngiltere, AB’den tamamen çıkmadan öncesinde yapılan her işlem mevcut İngiltere kanunlarına göre işlem görecektir. Yani 31 Aralık 2020 tarihi öncesinde alınan Ankara Anlaşması Vizesi, Türk vatandalarına kazanılmış hak sağlayacaktır. Brexit tamamlandığında ne olacak? Ankara Antlaşması vize başvuru hakkı 1963 yılında Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında ortaklık yaratan bir antlaşmadan doğmaktadır. Bu nedenle 31 Aralık 2020’de tamamlanması beklenen geçiş sürecinin ardından İngiltere’nin Ankara Antlaşması’nı devam ettirmek gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Henüz ne olacağı ile ilgili İngiliz ve Türk yetkililerden herhangi bir açıklama veya girişim olmamıştır. Nihai kararı 31 Aralık 2020 tarihinden sonra görecek olmakla birlikte olması muhtemel durumları değerlendirelim; Ankara Anlaşması İngiltere tarafından tamamen bitirilebilir, yani yeni başvurular alınmayabilir. Şu unutulmamalıdır ki, anlaşma tamamen durdurulsa dahi Ankara Anlaşması vizesini 31 Aralık 2020 tarhinden önce almış olanlar bu durumdan etkilenmeyecektir. Türk vatandaşları gerekli şartları yerine getirmeleri halinde 31 Aralık 2020’den sonra da uzatma başvurusu ve süresiz oturum başvurularını yapabileceklerdir. Diğer beklenti ise İngiltere, Türkiye Cumhuriyeti ile yeni bir anlaşma yaparak yeni bir vize kategorisi oluşturabilir veya aynı şartlar altında anlaşmayı uygulamaya devam edebilir. Ankara Anlaşması ve İngiltere’de İş Kurmak adlı yazımızı okumak için tıklayınız. [...]
Mart 2, 2020Turkish Businessperson Visa Ankara AnlaşmasıAnkara Anlaşması, İngiltere tarafından Türk Vatandaşlarına verilen, İngiltere topraklarında iş kurabilme izni vizesini kapsayan anlaşmadır. Ankara Anlaşması sayesinde Türk Vatandaşları ECAA Turkish Businessperson Visa ve Turkish Worker Visa çeşitlerine başvurabilmekte ve İngiltere’de yaşama ve çalışma izni alabilmektedir. Ankara Anlaşması başvurunuzun onaylanması halinde British Residence Permit (BRP) almaya hak kazanırsınız. British Residence Permit’in Türkçe’deki karşılığını oturum izni olarak düşünebilirsiniz. BRP, Avruba Birliği ülkesi vatandaşı olmayanların İngiltere’de veya diğer adıyla Birleşik Krallık’ta yasal olarak bulunabilmelerini ve çalışabilmelerini sağlayan kimliktir diyebiliriz. 5 yıl kanuni olarak İngiltere’de BRP’ye sahipolan kişiler süresiz oturum iznine başvuru yapmaya hak kazanmaktadır. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesinin en büyük avantajı 5 yıl sonrasında süresiz oturum alma hakkı sağlayabilmesidir. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması Vizesi TURKISH BUSINESSPERSON VISA (ANKARA ANLAŞMASI VİZESİ) BAŞVURU ŞARTLARI NELERDİR? Öncelikle Ankara Anlaşması vizesine başvurabilmek için EN ÖNEMLİ 2 şartımız var. Türk Vatandaşı olmakİngiltere’ye gelmek ve İngiltere’de iş kurmak Hangi meslekler için Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması başvurusu yapılabilir? İngiltere’de iş kurmak isteyen 18 yaşını aşmış, yapmayı planladığı işi kurmaya yetecek kadar yeteneği, eğitimi ve sermayesi bulunan Türk vatandaşları Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesine başvurabilir. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesine başvuranlar için yanında eleman çalıştırma ve geleneksel şekilde işyeri açma zorunluluğu yoktur. Yani evden yapılabilen veya ücret karşılığında hizmet verme şeklindeki çalışmalar için de Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesi başvurusu yapılabilir. Kurulması planlanan işler için herhangi bir sermaye limiti, İngilizce dil yeterliliği veya mesleki eğitim şartı aranmamaktadır. Başvuran kişinin yapmayı düşündüğü işi yapabileceğini kanıtlaması başvurunun kabulü için yeterli görülmektedir. Özel izin gerektiren Avukatlık, Eczacılık, Doktorluk, Veterinerlik vb. işler için meslek kuruluşlarından izin almak gerekmektedir. Bunların dışında tek kişi ile yapılabilen kafe, büfe, restoran hizmeti, market, berberlik, kasaplık, terzilik, tercümanlık, fotoğrafçılık, yazılımcılık, tasarımcılık gibi envai çeşit işler için başvrular yapılabilmektedir. TURKISH BUSINESSPERSON VISA ANKARA ANLAŞMASI VİZESİNİ ALMAK NE KADAR SÜRER? Türkiye’den Ankara Anlaşması’na başvurmak Turkish Businessperson Visa başvurusunu ülkemizden yapmak istememiz halinde, İngiltere’ye veya Birleşik Krallığa gelmeden en az 3 ay önce Ankara Anlaşması vizesine başvuru yapmanız gerekmektedir. İngiltere dışından yapılan başvurularda vize cevap süresi 12 haftaya kadar çıkabilmektedir. İngiltere’den Ankara Anlaşması’na başvurmak Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması vizesine İngiltere’den başvuru yapmak için de geçerli bir UK Birleşik Krallık vizesine sahip olmanız gerekmektedir. Ayrıca İngiltere’de halihazırda yasal olmayan bir şekilde çalışmıyor olmalısınız. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması’na İngiltere içinden başvuru yapılarak vize çeşidinin değiştirilmesi işleminin cevap süresi 6 aya kadar uzayabilmeketedir. Ancak çok daha kısa sürede sonuçlanan Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması Vizesi de olmuştur. EŞ VE ÇOCUKLAR DA İNGİLTERE’YE GÖTÜRÜLEBİLİR Mİ? Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması Vizesi alanlar bakmakla yükümlü oldukları eş ve çocuklarını da İngiltere’ye götürebilirler. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması Vizesi alındığında sadece 21 yaş altındaki çocuklar da vize alabilme hakkına sahiptir. Eş ve çocuklara verilen vize süresi de British Residence Permit’te verilen süre kadardır. Turkish Businessperson Visa Ankara Anlaşması Vizesi uzatma başvurusu değerlendirmesinde yapılan işin, aileyi geçindirebilme kabiliyeti incelenir. Kazancın yeterli olduğuna kanaat getirilmesi halinde uzatma başvurusu kabul edilir. ANKARA ANLAŞMASI’NIN YASAL DAYANAĞI NEDİR? 1963 yılında Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında Ankara Anlaşması olarak bilinen “Avrupa Topluluğu İşbirliği Anlaşması (European Community Association Agreement-ECAA)” imzalandı. 1973 yılında İngiltere de AB üyesi olarak 1963 tarihli Ankara Anlaşması’nı kabul etmiştir. Kabul edilen anlaşmaya göre Türk Vatandaşları sermaye koşulu olmaksızın İngiltere’de iş kurabilme imkanı sağlanmıştır. Anlaşma metnine ulaşmak için tıklayınız. [...]
Şubat 16, 2020tazminat hukukuKamuda çalışan taşeron işçiler de diğer sigortalı çaılaşanların sahip olduğu bütün haklara sahiptir. Şöyle ki aralarındaki fark sadece işverenlerinin niteliklerinin farklı olmasıdır. Taşeron nedir? Türk Hukukunda 4857 Sayılı İş Kanunu’nda taşeron işçilik “asıl işveren – alt işveren ilişkisi” olarak tanımlanmıştır. Yani kanunda birebir taşeron işçilik anılmamakla beraber, taşeron işçilik kavramı şöyle tanımlanmıştır. 4857 Sayılı İş Kanunu madde 2 : “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” Yukarıdaki kanun maddesinde tanımlanan hususları madde madde sıralandırmak gerekirse taşeron işçilikten bahsedebilmek için aşağıdaki şartlar olmazsa olmazdır; İşyerinde işçi çalıştıran asıl işverenin varlığı, İşin asıl işverene ait işyerinde yapılması, İşin işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin olması gerekmektedir. Kıdem tazminatını hak edebilmek için hangi şartların olması gerektiği ile ilgili yazımız için tıklayınız. Yukarıda anılan kanun maddesi incelendiğinde de, kamuda çalışan taşeron işçiler için “asıl işveren – alt işveren ilişkisi” olduğu açıkça görülecektir. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi bu konuda emsal bir karar vermiş ve kamuda çalışan yüz binlerce çalışanın kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ücretleri, milli ve dini bayramlarda çalışma ücreti gibi bütün işçilik alacaklarından alt işveren ile birlikte sorumlu olduklarına dair karar vermiştir. [...]
Ocak 31, 2020gayrimenkul_hukukuYıkım kararının hukuki dayanağı Yıkım yetkisinin kullanılmasında en önemli husus, yıkım kararının kimler tarafından ve nasıl verileceğidir. İdarenin vereceği yıkım kararı kanuni ve idare mahkemelerinde itiraz edilebilir nitelikte olmalıdır.   Yıkım kararı hazırlık işlemleri Öncelikle yıkım kararını yetkili merci veya birimler vermelidir. Yıkım kararını vermeye yetkili birimler ise; hukuka aykırı yapıyı tespit eden, tespit ettiği aykırılığı ilgiliye tebliğ eden ve ilgili tarafından gerekli düzenlemeler yapılmaması halinde yıkım kararını veren ve uygulayan mercilerdir. Uygulamada yıkım kararını söz konusu aykırılığın tespitini yapan belediyeler vermektedir. Yıkım kararı verilmesinden önce yetkili merci yani belediye tarafından, hukuka aykırı yapının tespiti halinde, yapı tatil tutanağı düzenlenmesi, yapının mühürlenmesi ve ruhsata aykırı kısımların veya bütünün aykırılığının düzeltilmesi için ilgiliye süre verilmesi gerekmektedir. Açıklanan işlemler yetkili merciler tarafından yerine getirilmeden yıkım kararı verilmesi halinde yıkım kararının iptali gerekmektedir.  Yetkili merci tarafından yapılması gereken işlemler, Danıştay içtihatları ışığında incelendiğinde yıkım kararı öncesi aşamaların nasıl olacağı ve yapı tatil tutanağının nasıl düzenleneceği söyle anlatılmıştır; 1-  Ruhsata uygun hale getirilmesi mümkün olan yapılar için, ruhsata uygun hale getirilmesi, ruhsata uygun hale getirilmemesi halide yıkım kararı ve idari para cezası verileceğinin ihtar edilmiş olması ve ruhsata aykırılıkların tam olarak neler olduğunu açıklıkla ifade edilmesi gerekmektedir. 2- Yapı tatil tutanağı yapı üzerine asılması ve bir örneğinin de bağlı olunan muhtarlığa bırakıldığına dair bilgiler de yapı tatil tutanağı üzerinde bulunmalıdır. Yetkili merci tarafından düzenlenen yapı tatil tutanağında ayrıca mülk sahibinin imzası bulunmasına gerek yoktur. 3- Ruhsata aykırılığın düzeltilmesi için mülk sahibine en çok bir aylık süre verilmesi gerekir. (Danıştay kararlarına göre bir aydan daha az süre verilmesi de hukuka uygun olduğu kararlar da bulunmaktadır.) 4- Yukarıda belirtilen şartlara uyularak yapılan bildirimlere karşın mülk sahibi tarafından yapı, ruhsata uygun hale getirilmemesi halinde yıkım kararı verilebilir. Ayrıca Danıştay içtihatlarına göre Yapı Tatil Tutanağında eksiklik olması halinde, Yapı Tatil Tutanağı Durum Tespit Raporu olarak kabul edilmiş olup, buna bağlı olarak tesis edilen yıkım, elektrik ve su hizmetlerinden mahrum bırakma gibi işlemleri de nedensiz olduğu gerekçesi ile iptal etmiştir.   “Yapı tatil tutanağı, 3194 sayılı İmar Kanunu’ nun 32. maddesi uyarınca düzenlenen ve bir yapının ruhsatsız ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığını tespit eden, düzenlendiği tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapının ruhsata uygun hale getirilerek veya ruhsat alınarak yapının imar mevzuatına uygun hale getirilmesini sağlayan idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemdir” demiştir42. Ancak Danıştay, yapı tatil tutanağında bulunması zorunlu olan unsurların, örneğin ruhsatsız yapıldığı belirtilen yapının mühürlenerek derhal durdurulduğuna, yapı tatil tutanağının yapı yerine asıldığına ve yapının durdurulduğuna dair tutanağın bir örneğinin muhtara bırakıldığına ayrıca davacıya ruhsatsız imalatın ruhsata uygun hale getirilmesi için en çok bir aya kadar süre verildiğine dair tespitlerin yapılmaması halinde, düzenlenen evrakı yapı tatil tutanağı olarak değil, “durum tespit raporu” olarak kabul etmekte; buna bağlı olarak tesis edilen yıkım, elektrik ve su hizmetlerinden mahrum bırakma gibi işlemleri de nedensiz olduğu gerekçesi ile iptale konu etmektedir. Yıkım Kararının Verilmesi Yıkım kararının verilebilmesinin dayanağı, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. Maddesidir ve bu madde ; ‘’ Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur .Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine aşılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Anılan kanuna göre, ruhsata uygun olmayan yapının ruhsata bağlanması veya ruhsata uygun hale getirilmesi için verilen süre içerisinde uygun hale getirilmemesi halinde, belediye encümeni tarafından yıkım kararı verilir.  Söz konusu yıkım kararının hukuka uygun olması için; 1- Yetkili merci tarafından mülk sahibine verilmiş olan süre bitmiş olmalı 2- Yıkım kararının yetkili mercilerce verilmiş olması 3- Yapının hangi kısmının ne şekilde ruhsata aykırı olduğunun detaylıca anlatılmış olması ve neden ruhsata aykırı olduğunun açıklanmış olması 4- Yıkım kararının mülk saihibi ile ilgili olması gerekmektedir. İmar Barışından faydalanan yapılara ilişkin yıkım kararı alınması Bilindiği üzere 31 Aralık 2017 tarihinden önce ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı yapılmış kırsal ve kentsel alanlardaki tüm yapılar İmarBarışı kapsamındadır. İmar barışından faydalanarak Yapı Kayıt Belgesi alan ve ruhsata aykırı mülklerini ruhsata uygun hale getiren mülk sahiplerine de yıkım kararları geldiğini bilmekteyiz. 31 Aralık 2017 tarhinden sonra ruhsata uygun olmayan şekilde inşa edilen yapılar için Yapı Kayıt Belgesi alınamamakla birlikte, Yapı Kayıt Belgesi ücretinin ödenmesi halinde bu yapıların da Yapı Kayıt Belgesini uygulamad alabildiğini de görmekteyiz.  Yapı Tatil Tutanağı düzenlenmesi sonrasında mülk sahipleri tarafından Yapı Kayıt Belgesi alınarak ruhsata uygun hale getirilen yapılar için de halihazırda Yıkım Kararı verilmektedir ve yetkili mercilerce yapılan işlem, hukuka aykırıdır. Yapı Kayıt Belgesi olduğu halde yıkım kararı verilmesi halinde itiraz ve iptal davası açılmalıdır. Yıkım Kararına Karşı İtiraz ve Dava Yolu Hem hazırlık hem de kararın verilmesi aşamasında, belirtilen şartların yetkili mercilerce sağlanmaması durumunda öncelikle gerekli işlemleri yapan ve kararı veren idareye başvuruda bulunarak hukuka aykırı işlemin düzeltilmesi talep edilebilir. Yapılan talebe olumsuz yanıt verilmesi veya 60 gün boyunca herhangi bir yanıt verilmemesi durumunda ise idare mahkemelerinde iptal davası  açılarak, hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen işlemin denetlenmesi ve hukuka aykırılığın ortadan kaldırılması sağlanabilir.       [...]
WhatsApp chat